28 Aralık 2011 Çarşamba

Günlüğüm

Günlüğüm. Yangında ilk kurtarılacaklar arasında. 


Bazı kişilere günlük tutmak çok anlamsız gelir.''Her gün yaptığını yazmanın ne önemi var?'' derler. Gerçekten, hiç anlamıyorum.Belki de ben farklı düşünüyorum.Evet,ben gerçekten farklı düşünüyorum.

Günlük tutmak,benim hayatımın bir parçası. Su içmek gibi.Nefes almak gibi.Bütünleştim ben onunla. O kadar bütünleştim ki,etrafımdaki herkes,vazgeçemediğim bir şeyi sorsanız ''günlüğü ve parfümleri''yanıtını verir.

Tuttuğum günlüklere bir şey olmasından hep çok korkmuşumdur.Gözüm gibi saklarım,korurum. Herkes okuyamaz benim günlüklerimi.Sadece içimden geldiğinde açıp okurum.

 Kendimi insanlara nazaran,günlüğüme daha çok ifade ederim. Çünkü o beni yargılamaz, soru sormaz. Sadece dinler. İç sesimi dinlememi ve yazıya dökmemi sağlar.Sevdiğim bir takım şeyleri aslında sevmediğimi, sevmek için kendimi zorladığımı farkına vardırır.Kimseye ihtiyacımın olmadığını görmemi sağlar.

İnsanlar dinler,ama sadece 'dinler'. Dinlemek çok zor değildir. Herkes dinleyebilir,ama içinden ne geçirdiğini kim bilebilir? Dinler,ama sindiremez insanlar. Seni, sen kadar anlayamaz. Yargılar. Sen anlatırken soru sorar. İşte bunların hiçbiri günlüğüne yazarken yoktur.O seni gerçekten dinler. Sen gibi dinler.Seni senden iyi kim dinleyebilir? Günlüğün de senden bir parça olduğuna göre, ona sonsuz güvenebilirsin demektir. Kendine güvendiğinden daha fazla güvenebilirsin. Sadece dinler ve sindirir o. Sen istemediğin sürece kimseye içini açmaz.

Söylemekten korktuğun, kendine bile itiraf edemediğin birçok şeyi günlüğüne yazarken bulursun kendini. Hararetli bir şekilde yazarsın. Yalnız olmak istersin. Gizlidir o. İtiraf edemediğin bir yanındır. Söylemekten korktuklarındır. Elin o kadar yorulur ki yazmaktan,ama bırakmazsın. Çünkü söyleyeceklerin bitmemiştir.

Günlük yazmak ''sabah uyandım, elimi yüzümü yıkadım,çişimi yaptım'' dan ibaret değildir. Bunu yaparsan, zaten günlük tutman anlamsızdır. Büyüsünü bozmuş olursun çünkü. Mahfetmişsindir.Saçma gelmesi de bundandır.

Bir gününü anlatmaya başlarsın, yazarsın,yazarsın... Bir bakmışsın ki, o güne dair ne duygular yaşadıysan, yazmışsındır. Kendini onun akışına bırakmazsan,bu duyguyu hiçbir zaman yaşayamayacaksın.

İşte günlük tutmak benım için bu denli önemli,anlamlı. Herşeyim diyebileceğim bir olgu o. Tam 6 senedir günlük tutuyorum. Ve açıp birkaç yıl önce yaşadığım anılara baktığımda o günlere gidiyorum,o an ne hissettiysem tekrar hissediyorum. Onları ölümsüz kılıyorum. Hayalimde canlandırıyorum.

Pişmanlıklarım,sevinçlerim,hüzünlerim,delicesine ağladığım geceler,mutluluktan havalara uçtugum günler... Bir hazine gibi benim günlüğüm. Erken ölürsem diye bir tedbirim var hatta. Günlüğüm arkadaşım Kübra Bektaş'ın olacak. İleride onu kitaplaştıracak. Bunun sözünü aldım ondan. Eğer yaşarsam, İleride gözümü karartıp ben kitaplaştıracağım onu. Bütün hazineme herkesin ulaşmasını sağlayacağım. Herkes, bende ne derece önemli olup olmadığını anlayacak. Buna hazır olduğumda bunu yapacağım.

Günlük,adı gibi her gün yazılmamalı bence. Değer verdiğiniz, ölümsüzleştirmek istediğiniz günleri yazmalısnız. İleride unutacağınızı düşündüğünüz, geriye dönüp bakmak istediğiniz şeyleri. Örneğin, çalıştıgınız iş yerlerinin isimleri,telefon numaraları, arkadaşlarınızın ev adresleri. Olur ya, bakmak istersiniz, ne olacağı belli olmaz.
Benim böyle enteresan isteklerim hep oldugu için, unutmak istemediğim her şeyi günlüğüme yazarım.

Bence,herkes günlük tutmalı. Senede bir defa bile yazsa, ilerde çocuklarıyla birlikte okurken ne kadar keyif alacağını düşünmeli. Anılarını, o zamanlardan kalıntılarla anlatmalı,aklında kalanlarla değil.

İçimden Gelen Her Şey / Gözde

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler